Siyasi yangını söndürmek zor ve çapraşık. Terörsüz Türkiye dumanı, Anayasa değişikliği rüzgarı, pahalılık ve enflasyon alevi kavuruyor ortalığı. Üstelik siyasi yangına benzinle koşuyor herkes. Bir yeri soğutalım derken, yeni yerler tutuşuyor sürekli. Ülkemizin üzerinde bir uğursuzluktur dolaşıyor. Deprem, sel felaketi, fırtına, orman yangınları peşpeşe zorluyor Türkiye’mizi. Verdikleri zararlar da bütçemizi allak bullak ediyor, belki de bu yüzden iki yakamız bir araya gelmiyor. Başka nedenleri de var bu parasızlığın dediğinizi duyar gibiyim. Elbette var ama, onu ilerde etraflıca konuşacağız. Orman yangınları bitecek gibi değil. Evet küresel ısınma, görülmemiş ve aşırı sıcaklar yangın nedeni olarak sayılabilir. Ama tam da doğru bir tespit değildir bu. Aynı zamanda çıkan yangınlar, rüzgarla birlikte her yerden yükselen alevler, çok değerli ormanlarımızın peşpeşe tutuşması ve bazı yerlerde yerleşim yerlerini de etkilemesi, akla kasıt ve sabotaj gibi ihtimalleri de getiriyor. Şöyle ya da böyle, bunca ormanımızın yanmasına rağmen yıllardır ciddi bir önlem almamamız affedilemez. Havadan müdahalede zayıfız. Kiralık uçaklarla, bölgeleri bilmeyen yabancı pilotlarla, gece uçuşu yapamayan helikopterlerle yangınların üstesinden gelemeyiz. Üstelik yangın öncesi eğitimi de güçlü değil hava müdahalemizin. Şu kadar uçak, şu kadar helikopter, şu kadar eğitimsiz ve geçici personel yeterli olmuyor işte. Ordunun gücünden yararlanmaz isek, eğitimli askeri orman teşkilatına destek olarak sahaya sürmezsek, Türk silahlı kuvvetlerinin elindeki araç ve gereçlerden istifade etmezsek, yangınların ülke genelinde gelişmesini engelleyemeyiz. Bu bir, durun daha asıl önemli ihmale geleceğim. Orman Teşkilatı kışın gerekli eğitim çalışmalarını doğru dürüst yapmıyor. Köylerde muhtarlarla, köylülerle çalışmıyor, muhtemel yerel yangın planları yok ve su kaynaklarının tespitinde de zorlanıyorlar. Yangın müdahale ekiplerinin önemli bir bölümü geçici ve eğitimsiz işçilerden oluşuyor. Üstelik ateşe dayanıklı kıyafet ve ekipmanları da noksan. Vasıflı, ehliyetli ve liyakat sahibi idarecilerin çoğu, siyasi baskılar ve yerlerine atanan yandaş personel yüzünden ya emekli oldular ya da geri görevlere çekildiler. Orman Teşkilatı müthiş bir bilgili idareci erozyonuna uğradı yıllarca. Bakın Orman Mühendisleri Odası da aynı şeyi söylüyor, orman teknikerleri de benzer iddialarda bulunuyor. Eskiden köylerde tatbikat yapılırdı. Arazöz geçiş yolları, su kaynakları, köylülerin görevleri önceden belirlenirdi. Orman suçlarının çok ağır cezaları vardı. Orman bölgelerine yakın yerlerde yapılaşmaya kesinlikle izin verilmezdi. Gençlere ve izcilere orman kampları kurulur, burada orman sevgisi ve koruması aşılanırdı. Tüm okullarda orman konusu işlenir, kitaplarda yer alırdı. Şimdi bütün bunların yerinde yeller esiyor. Orman konusunu tekrar derslere koymalıyız. Askerlerimize, öğrencilerimize ve üniversite gençliğimize mutlaka orman ve koruma bilincini aşılamalıyız. Bu konuda medyamıza da büyük görevler düşüyor. Özellikle TV’ler orman konusuna önem vermeliler, yangın haberinden çok koruma eğitimi üzerinde durmalılar. Ormanların yok olması oksijenin azalmasına, hastalıkların artmasına, kuraklığın hızlanmasına yol açar ki, maalesef bu noktaya doğru hızla gidiyoruz…

Kaynak: RSS