CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yücel, düzenlediği basın toplantısında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve bazı CHP’li belediye başkanlarının tutuklanmasına sert tepki gösterdi. Yücel, kamuoyunun şeffaf bilgiye erişimi için davaların TRT ekranlarından canlı yayınlanması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) yasa teklifi sunduklarını açıkladı.
CHP'li Yücel'in açıklamaları şu şekilde:
Bizleri ekranları başından ve sosyal medya hesaplarından takip eden kıymetli yurttaşlarımız, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Millet iradesi 54 gündür Silivri zindanında tutsak. İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı…
31 Mart 2019’da 13 bin oy farkla seçimi kazandı iptal ettiler, bu kez 23 Haziran’da 800 bin oyla kazandı…
31 Mart 2024’te 1 milyon oy farkla seçimi kazandı…
Hazmedemediler…
İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki rant musluklarını kapattı…
İktidara yakın dernek ve vakıflara tahsis edilen gayrimenkulleri geri aldı, İstanbullulara kazandırdı.
Kent lokantaları açarak dar gelirli vatandaşlarımıza uygun fiyatla sağlıklı ve lezzetli yemek imkanı sundu.
Anne kart uygulamasıyla annelerin maddi yükünü bir nebze olsun hafifletti.
Belediye kreşleriyle çocuklarımızın ve ebeveynlerin yüzünü güldürdü.
Askıda fatura desteği ile dar gelirliye destek oldu.
Sosyal Belediyecilik hizmetleri çoğaldıkça rahatsız oldular.
Çünkü 23 yıllık iktidarları sallanmaya başlamıştı.
Bir şey yapmak ve bu tehlikeyi bertaraf etmek gerekiyordu…
İstanbul’a bir başsavcı atadılar…
Geçmişte siyasetçilerin, gazetecilerin, muhaliflerin yargılandığı davalarda görev yapmış, kendini ispatlamış ve bu nedenle ödüllendirilerek bakan yardımcısı yapılmış bir kişiyi İstanbul’a başsavcı olarak atadılar.
Ardından Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer’in asılsız iddialarla, hiçbir somut kanıtla desteklenmeyen gizli tanık beyanlarıyla tutuklanması ve Esenyurt’a kayyum atanmasıyla başlayan süreç, aynı şekilde asılsız iddialarla Beşiktaş Belediye Başkanımızın ve Beykoz Belediye Başkanımızın tutuklanmasıyla devam etti.
Ve son olarak; 15,5 milyon kişinin oy verdiği, Cumhurbaşkanı adayımız Sn. Ekrem İmamoğlu, Şişli Belediye Başkanımız Resul Emrah Şahan’, Beylikdüzü Belediye Başkanımız Murat Çalık ve çalışma arkadaşları asılsız iddialar, uyduruk deliller ve ısmarlama gizli tanık beyanlarıyla tutuklanarak Silivri zindanına gönderildiler.
Yapılan bu hukuksuzluğa milyonlarca vatandaşımız, başta Saraçhane’de olmak üzere Türkiye’nin dört bir köşesinde alanlarda, meydanlarda itiraz etti.
Bundan da rahatsız oldular…
301 gencimiz toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefetten tutuklandı.
Peki neydi suçları?
Yürüyüş yapmak, demokratik tepkilerini ortaya koymak, slogan atmak…
Dün anneler günüydü, halen 49 gencimiz cezaevinde, anneler gününü annelerinden uzakta dört duvar arasında geçirdiler.
Nihayetinde AKP iktidarının adaletten, demokrasiden gün be gün uzaklaşan; hukuk dışı, baskıcı ve yasakçı tavrı nedeniyle ülkemiz yasaklar ülkesi haline geldi.
Geçtiğimiz hafta; “Yapmadıkları bir bu kalmıştı” dedirtecek bir uygulamaya daha imza attılar.
Cumhurbaşkanı Adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun sosyal medya hesabı olan X hesabını, erişim engeli getirildi.
Yaptığı paylaşımlarda suç unsuru yok, suça teşvik yok, hakaret yok, tehdit yok. Olamaz da…
Peki ne var?
Ekrem başkanın 86 milyona verdi mesajlar var.
Adama sormazlar mı?
Bu kadar mı korkuyorsunuz bu adamdan?
Bu kadar mı çekiniyorsunuz Ekrem İmamoğlu’ndan?
AKP iktidarındaki Ekrem İmamoğlu korkusu büyüdükçe, milyonların da Ekrem başkan sevgisi dalga dalga büyüyor.
Ekrem Başkanın 86 milyona hitaben verdiği mesajların yerine ulaşmasını engelleyebileceklerini zannettiler.
“Ekrem Başkan’ın X hesabını kapatırsak sesini de kısmış oluruz” diye düşündüler ama yanıldılar.
Sayın Ekrem İmamoğlu’nun tek bir hesabını kapattılar, binlerce hesabı oldu.
Milyonlarca vatandaşımız, profil fotoğraflarını Ekrem İmamoğlu’nun fotoğrafı yaptı.
Paylaşımları, vatandaşlarımız tarafından çok daha fazla ilgi görmeye ve yayılmaya başladı.
Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, İmamoğlu'nun uluslararası hesabını ana hesap olarak kullanacağını duyurdu.
Yaptıkları yetmemiş gibi ona da erişim engeli getirdiler.
Ardından Cumhurbaşkanı adayımız için partimizce açılan kampanya hesabının kullanılacağını duyurduk.
Ve Ekrem Başkan oradan milyonlara mesajlar vermeye devam ediyor.
Ekrem Başkan’ın da dediği gibi yasakları, adaletsizliği ve 86 milyona dayatılan umutsuzluğu hep birlikte söküp atacağız.
Artık AKP iktidarı şunu kabul etmelidir ki;
Ekrem Başkanın bu ülkeyi seven, vatanını seven, milletini seven, demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne inanan milyonlarca yurttaşımızla başlattığı yol arkadaşlığı, duygudaşlığı, dayanışması ve mücadelesi dalga dalga yayılıyor ve büyüyor.
Biz hep birlikte büyük bir yolculuğa çıktık.
O yol çetin, o yol engebeli, engellerle ve tuzaklarla dolu.
Ancak hiçbir güç bu güzel ülkeyi, o yolun sonundaki aydınlığa kavuşturmamızı engelleyemeyecek.
Değerli arkadaşlar,
Geçtiğimiz hafta “Sayın Ekrem İmamoğlu’nun yargılaması TRT ekranlarından canlı yayınlansın” önerimize yönelik bir adım attık.
Cumhurbaşkanı Adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun yargılanacağı davanın TRT ekranlarından canlı yayınlanması için, Grup Başkanvekillerimiz Murat Emir, Gökhan Günaydın ve Ali Mahir Başarır’ın imzasıyla bir kanun teklifi hazırlandı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunuldu.
Böylece seçimle gelinen bir kamu görevinde bulunan Sayın Ekrem İmamoğlu hakkında yürütülen davaların kovuşturma evresindeki duruşmaların TRT ekranlarından canlı yayınlanması talep edildi.
Söz konusu davalara ilişkin yanıltıcı bilginin önüne geçilmesi ve halkın haber alma özgürlüğünün korunması için bu şart.
Anayasamızın 141. Maddesine göre; “Mahkemelerde duruşmalar herkese açıktır. Duruşmaların bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde karar verilebilir.”
Anayasamızda ve yasalarda duruşmaların naklen yayınına yönelik bir yasak öngörülmüyor.
Bu teklif kabul edilirse vatandaşlarımız, seçimlerde oy verdiği ve belli makamlara taşıdığı kamu görevlileri hakkındaki iddiaları ve savunmalarını doğrudan öğrenme imkânına sahip olacaklar.
Böylelikle kamuoyuna çeşitli soruşturmalar ve kovuşturmalarla ilgili yansıyan yanıltıcı bilgilerin de önüne geçilecektir.
Sayın Ekrem İmamoğlu’nun da herhangi bir çekincesi yok…
Bu teklifimiz aynı zamanda bir samimiyet testidir.
Şayet Ekrem başkan ve çalışma arkadaşlarına bu suçlamaları yöneltenlerin de, geçmişte “Ergenekonun savcısıyım” diyen, bugün de bu davayı savunanların da bir çekincesi yok ise duruşmaların TRT’den canlı yayınlamasını teklifini kabul ederler. İşte biz de o zaman, samimi olduklarına bir nebze olsun inanırız.
Kim suçlu, kim suçsuz, kim haklı, kim haksız, işte bu şekilde halkımız da öğrenmiş olur.
Değerli arkadaşlar,
Yine geçtiğimiz hafta yaşanan bir diğer hukuk garabetinden bahsetmek isterim.
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nün 18 Mart’ta almış olduğu haksız ve hukuksuz diploma iptali kararları, tarihe bir kara leke olarak geçmiştir.
Toplamda 28 diploma iptal edilmiş, bunlardan biri de geleceğin cumhurbaşkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun diplomasıdır.
Sayın İmamoğlu’nun adaylaşmasına engel olmak için iptal edilen, hatta kurban edilen 27 diploma, kararan hayatlar, çok saygın akademi insanlarına yapılan yanlış ve dökülen gözyaşları bu haksız ve hukuksuz kararın bir başka üzüntü veren yanıdır.
Aldığı talimatla, görev ve yetkisi dışında verdiği karardan bir an önce dönmesi gereken, hatasını sonlandırması gereken rektörlük ne yaptı?
Koltuk ve makam uğruna el pençe bir şekilde saray talimatlarını dinlemeye ve uygulamaya devam etti ve Sayın İmamoğlu'nun lisans diplomasını üniversite veri tabanından sildi!
Şimdi aynı üniversitenin veri tabanında Sayın İmamoğlu’nun lisans diploması yok ama aynı fakülteden almış olduğu yüksek lisans diploması var.
İmamoğlu korkusunun AKP iktidarına yaptırdıklarının özeti de aslında budur.
Değerli arkadaşlar,
Demokrasinin “d” sini bile bilmeyenler,
Onu bir tramvay olarak görüp istediği durakta ineceğini, demokrasinin sadece bir “araç” olduğunu söyleyenler, bu ülkede çok büyük bir yıkıma neden oldu.
Hukukun üstünlüğünü yok sayan, bütün dengeleri alt üst eden ekonomi politikaları ile halkın yoksullaşmasına neden olan, itiraz eden herkesi baskı ve sansür zihniyeti ile susturmayı hedefleyen AKP’nin, iktidarının devam ettiği her gün bu ülke için, bu halk için zarardır.
Tarımda ve hayvancılıkta üretim maiyetleri altından kalkılamaz bir hale geldi.
Hiç şüphesiz bu durum sebze, meyve ve et fiyatlarına yansımaktadır.
Sonuç ise üretici açısından da tüketici açısından da hüsrandır.
Bu çarpık düzen,
Çiftçiyi tarlasından,
Besiciyi hayvanından,
Halkı ise pazara, markete gitmekten vazgeçmek zorunda bırakmıştır.
Gıda fiyatlarındaki astronomik artışlar karşısında, komik kalan zamlar toplumun dar gelirli kesimini perişan etmiştir.
Ücret, maaş ve aylıklara yapılan zamlar cebe girmeden buharlaşmakta alım gücü günden güne daha da düşmektedir.
Artık dar gelirli milyonlarca vatandaşımız,
Kilosu 800 lirayı bulan kıymayı gramla,
Kilosu 30 lirayı bulan patatesi ise tane ile almaktadır.
Gerçek enflasyon karşısında yangın yerine dönen mutfaklarda artık tencere kaynatmak neredeyse imkânsız hale gelmiştir.
Gelir dağılımındaki makas hızla açılmakta, adaletsizlik derinleşmektedir.
Gelir dağılımındaki adaletsizlik, vergide de mevcuttur.
Vergide adaletin temel ilke olduğu hikâyesini anlatmaktan bıkmayan Sayın Mehmet Şimşek, zannediyorum bu iktidar döneminde devasa şirketlerin milyarlarca lirayı bulan vergi borcunun silindiğini unuttu.
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki AKP, vergi almada vatandaşa kaplan kesilirken, yandaş şirketler karşısında süt dökmüş kedi gibidir.
Böyle bir anlayış ile yıllarca yandaşı kayıran AKP’nin Hazine Bakanı, vergi kaçakçılığı ile mücadele konusunda “Bütün OSB'lerin giriş çıkışlarına, bütün hallerin giriş çıkışlarına vergi memurları koyacağız. Bütün büyükşehirlerin giriş ve çıkışlarına, ana arterlerine kalıcı maliyecileri koyacağız” dedi.
Adama sormazlar mı, yıllardır çıkardığınız vergi afları ile vergisini düzenli ödeyen dürüst, namuslu iş adamını cezalandırırken, vergi ödemeyenleri, getirdiğiniz vergi afları ile ödüllendiren siz değil miydiniz?
Vergi ödememeyi teşvik eden vergi affı yasalarını, meclisten kim geçirdi diye sormazlar mı?
Şimdi kalkmış vergi kaçakçılığı ile mücadelede için büyükşehirlerin giriş çıkışlarına maliyecileri koyacaklarmış….
Bu açıklamaya, yıllardır iktidarı koşulsuz destekleyen TOBB Başkanı bile "Polisiye tedbirler alarak, vergi gelirleri artırılamaz" diye itiraz etti…
Siz bu milletle dalga mı geçiyorsunuz?
Yaptığınız işin sorumluluğunun farkında mısınız?
Böyle lakayıt ve akıl dışı ekonomi politikaları nedeniyle bu halka ödettiğiniz ağır bedellerin farkında mısınız?
Hal böyleyken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, çıkıp, Genel başkanımız Sayın Özgür Özel’i, boykot çağrısı nedeniyle eleştirip ihracatçılara, istihdam sağlayan sanayicilere zarar vermekle suçlamış.
Yetmemiş CHP'nin süratle normalleşmesi şart, ülke gündemi falan filan demiş.
Öncelikle,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak AKP’nin ve Sayın Erdoğan’ın tavsiyelerine ihtiyacımız yok.
Bugün o beğenmedikleri, şeytanlaştırdıkları, ülkedeki bütün kötülüklerin sorumlusu ilan edip hedef gösterdikleri Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin birinci partisidir.
Bu ülkede normalleşmeye ihtiyacı olan bir parti varsa o da AKP’dir.
Antidemokratik, hukuk dışı uygulamaları bırakıp, Türkiye’yi Anayasasında yazıldığı gibi demokratik bir hukuk devleti olarak yöneterek işe başlayabilirler.
Kamplaştıran, kutuplaştıran, toplumu bölen ve parçalayan halktan kopuk siyaset anlayışını bırakıp, sokağa, halkın arasına inmeyi deneyebilirler.
Geçim sıkıntısı yaşayan milyonlarca asgari ücretli ve emekli için ara zam meselesini gündemine alabilirler.
Bundan 3 ay önce TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanının, Genel Kurul konuşmasında AKP’nin hukuksuz uygulamalarını eleştirdiği için gözaltına alındığını hatırlatırız…
Elleri kelepçelendi…
Bu görüntüler basına servis edildi…
Yurt dışına çıkış yasağı konuldu.
AKP’nin talimatlı yargısı ekonomiye, ihracatçılara, sanayicilere zarar vermiyor da CHP zarar veriyor öyle mi?
Hadi oradan!
Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin birinci partisidir…
Bir asırlık tarihini bugünle birleştirerek bu memlekete,
Bu memleketin işçisine, memuruna, emeklisine, çiftçisine, esnafına, iş insanına sanayicisine de sahip çıkmaktadır.
Değerli arkadaşlar,
Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel her hafta iki miting yapıyor.
Bu mitingler büyük bir katılımla, her geçen gün daha büyük bir heyecan ve coşku ile devam ediyor.
Her hafta İstanbul’da bir ilçede ve bazen AKP’nin kalesi denilen kentlerde, 81 ilimizde meydanları doldurmaya, halkın sesi olmaya devam ediyoruz.
Bu mitingler bize şunu gösterdi ki; artık hiçbir kentimiz AKP’nin kalesi değildir.
AKP’nin bu yasakçı yönetim şeklinden, kötü ekonomi politikasından yaka silkmiş, illallah demiş milyonlarla her hafta bir araya geliyoruz.
İstanbul Beyazıt’ta geçekleşen mitingimizde, miting alanına ışıklandırmalarımızı sokmayarak, sözde bize karanlıkta miting yaptırarak bizi yıldıracaklarını sanıyorlar.
Biz ülke aydınlığa çıksın derdindeyiz,
Biz ülkeyi AKP karanlığından kurtarmanın derdindeyiz,
Beyazıt meydanını karartsalar ne olur, hiçbir karanlık, AKP karanlığından daha zifiri değildir.
Son olarak Van mitinginde kent meydanındaki kalabalık, AKP iktidarına verilmiş en net ve en güzel cevap niteliğindedir.
Bundan sonra yapacağımız mitinglerimizin de bu netlikte ve güzellikte olacağına gönülden inanıyoruz.
Değerli arkadaşlar,
Şimdi sırada Silivri mitingimiz var…
31 Ocak’ta gerçekleşen Sayın İmamoğlu’na destek mitinginde Çağlayan’da Sayın Mansur Yavaş çok güzel bir öneride bulunmuştu ve demişti ki;
“Madem 'Silivri soğuktur' lafı FETÖ'den beri ağızlarda pelesenk olmuş, iktidar değiştikten sonra demokrasinin başlangıcı olarak Silivri'yi kapatalım."
Sayın Ekrem İmamoğlu ise Silivri'yi eğitim üssü veya üretim üssü yapma hayalinden bahsetmişti.
Değerli arkadaşlar Silivri bizim için soğuk falan değildir.
FETÖ ağzı olan ve Silivri’yi yaftalayan bu söylemlerin ve tavrın da tam karşısındayız.
AKP her ne kadar Silivri’yi haksızlıklar ve hukuksuzluklar üssü yapma çabasında olsa da Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında Silivri kötü bir sembolizme kurban edilmekten kurtarılacak, eğitim veya üretim üssü olacaktır.
Öte yandan FETÖ’nün ve AKP’nin soğuk dediği Silivri’nin insanlarının, orada yaşayan vatandaşlarımızın Ekrem Başkan’ı hiç yalnız bırakmadıklarını da biliyoruz ve görüyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında Silivri’nin de iklimi değişecek, memleketin dört bir köşesi aydınlık günlere kavuşacak.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.
Kaynak: RSS