2021 yılından itibaren şaha kalkan çizgi, ödediğimiz bedeller. Altta neredeyse sabit kalan ise satın aldığımız miktar. Bunun adına enflasyon diyebilirsiniz. Halk dilinde karşılığı, yediğimiz kazık.
2010 Ocak ayında 37.4 olan miktar endeksi, 2025 Haziran’ında 141.8’e gelmiş. 15 yılda satın aldığımız malların miktarı 3.8 kat artmış. Buna karşılık bu mallar için ödediğimiz fiyatları gösteren endeks 14.3’ten, 918’e yükselmiş. Tam 64 kat artmış.
İşlerin tamamen sarpa sardığı tarih, 2021 Ekim… Hani Cumhurbaşkanının, “Nas varken, sana bana ne oluyor” deyip bütün dünya faizleri artırırken, Türkiye’de faizlerin indiği dönem. Ekonomi Bakanı Nurettin Nebati, Merkez Bankası Başkanı’nın da Şahap Kavcıoğlu olduğu dönem. Onlarla başladı, Mehmet Şimşek ve yeni Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’la da tam gaz devam ediyor.
Enflasyonla mücadele programımız devam ediyor, enflasyonu indirmede başarılıyız dedikleri dönemde de fiyatların nasıl yükseldiğini görüyoruz.
Bu grafik bize ayrıca, mevcut ekonomi yönetiminin, Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası yönetiminin, enflasyonla mücadelede, emeklinin, işçinin, dar gelirlilerin, çiftçinin gırtlağını sıkması, talebini kısması politikasının da ne kadar yanlış bir politika olduğunu gösteriyor. Türkiye’de enflasyonun nedeni, toplumun büyük kesiminin talebinden kaynaklanmıyor.
Ama şunu da söylemeliyim. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nurettin Nebati ile uzun bir görüşme yaptı. Ne konuştuklarını bilmiyoruz. Mehmet Şimşek ve ekibini eleştiriyorum ama alternatifi, Türkiye’yi uçurumdan aşağı bataklığa yuvarlayan Nebati ve Kavcıoğlu ikilisi olmamalı. Tek adam rejiminde zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ifadesiyle ekonomi de kendisinden sorulur. Esasında uzun süredir yazıyorum. Bu iktidarın, ekonomide düzlüğe çıkış için alabileceği hiçbir teknik tedbir yok.
Çare mümkün olabilecek en kısa sürede erken seçim…