İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunan eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Kentsel Dönüşüm” sürecine dair yaşadıklarını ve yargılandığı dosyaya bakışını anlattığı üç bölümlük mektubunun ilk bölümünü gönderdi.

“Yaşadığım, yaşadığımız haksız, hukuksuz süreci tüm açıklığı ile en başından anlatmak istedim” diyen Soyer, mektubunda kentsel dönüşüm konusundaki karar sürecini, 30 Ekim İzmir Depremi’nin yarattığı etkileri ve İzmir’i “deprem dirençli” bir kent yapma hedefini anlattı.

“Yapmamak için bin sebep vardı”

Soyer, kentsel dönüşüm konusunda uzun süre ihalelere talip çıkmaması, TOKİ algısı ve başka belediyecilik öncelikleri gibi sebeplerin önünde durduğunu, ancak tek bir nedenin bu işe el atmasına yettiğini belirtti: Deprem.

“İzBB’nin 2010 yılında başlayan kentsel dönüşüm alanlarında 2015’ten beri ihaleye çıkılıyordu. Katılan olmuyor, 3-5 ay sonra tekrar ihale yapılıyor, yine kimse katılmayınca bu süreç sür-git devam ediyordu. 2019’da göreve geldiğimde her alan için birçok ihaleye çıktık, sonuç aynı oldu. Ben de bu şekilde görev süremi tamamlayabilirdim” diyen Soyer, konut üretiminin “hükümetin işi” olduğu algısına sığınabileceğini ancak bunu tercih etmediğini vurguladı.

30 Ekim depremi ve kabus senaryosu

Göreve geldiği ilk aylarda İzBB bünyesinde Deprem ve Afet Daire Başkanlığı kurduğunu hatırlatan Soyer, 30 Ekim 2020’deki deprem sonrası bu birime 200 milyon lira aktardıklarını ifade etti.

“İzmir’e 70 mil uzaklıktaki deprem 118 can aldıysa, İzmir merkezli bir deprem çok daha büyük kayıplar yaratır diye düşündüm. Bu kabus, deprem dirençli bir kent yaratma ve kentsel dönüşümü belediyenin tüm diğer projelerinin önüne geçirdi” dedi.

“Kastım can kurtarmaktı”

Soyer, bu kararlılığın daha sonra yargılamada aleyhine kullanıldığını belirterek, şunları yazdı:

“İzmir’i dirençli bir kent haline getirme, can kurtarma kastı ve kararlılığı, Cumhuriyet Savcılığı tarafından ‘hile ve desise’ ile toplumu aldatarak işlenen dolandırıcılık suçunun unsuru olarak kabul edildi. Böylece tutuklandım, cezaevine girdim.”

Edirne Milletvekili Ün’den kuraklık alarmı
Edirne Milletvekili Ün’den kuraklık alarmı
İçeriği Görüntüle

“Olayın dört boyutu var”

Soyer, sürecin insani, siyasi, teknik ve hukuki boyutları bulunduğunu, hukuki kısmı için avukatlarının 19 Eylül’deki duruşmaya hazırlanmakta olduğunu belirtti.

“Ben burada insani, siyasi ve teknik boyutlarıyla ilgili bazı hususları 3 gün boyunca sizlerle paylaşmak istiyorum. Önce sizi sürecin başlangıcına, 30 Ekim depremi sonrasına götüreceğim. Yarın sürecin insani yani vicdani boyutunu anlatacağım” ifadelerini kullandı.

Kaynak: RSS