Bu ülkede ne zaman biri kürsüye çıkıp da “Ahlaktan, dürüstlükten ve temiz siyaset!”ten söz etse, içimden bir ses; "Acaba hangi pislik örtülmeye çalışılıyor?" diye fısıldar. Çünkü tecrübeyle sabittir: En büyük hırsızlar, suçlarını örtmek için en temiz gömlekleri giymeyi sever. Üstelik o kadar ileri giderler ki, kendi suçlarını masumların üzerine yıkar, onları hedef göstererek kendilerini aklamaya çalışırlar.

Sistem kusursuz işler! Yolsuzluk yapan bağırır. Soyan değil, uyaran suçlanır… Ve toplum ne yazık ki gösterilen yöne bakar.

Dünya tarihi, bu oyunun sayısız sahnesine tanıklık etti. Sokrates düşünmeyi ve düşündüğünü özgürce söylemeyi öğretti diye ölüme gönderildi. Galileo, "Dünya yuvarlaktır ve dönüyor" dedi diye susturuldu.

İktidarların çıkarına ters düşen her hakikat ya susturuldu ya da suçlandı.
Tarihin karanlık köşelerinde bu oyun defalarca oynandı, figüranlar değişti, ama senaryo hep aynı kaldı.

Modern zamanlarda da tablo farklı değil.

Julian Assange…

ABD’nin kirli sırlarını açıkladığı için yıllardır kaçak yaşıyor…

Suç; belgeleri açıklamak değil, suçluları korumak oluyor artık. Aynı şekilde, “Panama Belgeleri” ortaya saçıldığında milyar dolarları kaçıranlar değil, belgeleri yayımlayan gazeteciler hedef alındı.

***

Bizde de durum malum…

17-25 Aralık süreci hafızalarda hâlâ taze. Ayakkabı kutularında para bulunur, ses kayıtlarında trilyonluk konuşmalar döner…Ama suçlu, tüm bunları ifşa eden olur.
Kasa tutanlar bakan olur, gerçeği söyleyenler hain.

Bu düzende adalet bir çifte standart oyunudur. Birilerine her şey mubahtır,
diğerlerine ise nefes almak bile suç sayılır. Çünkü sistem öyle işliyor.

Bir suçlu, suçüstü yakalanacağını anladığında, masumu suçlar.
Yalan söyler, inkar eder, iftira atar, karalar ve hedef gösterir. Ve bunu yaparken de en yüksek perdeden bağırır ki, kendi pisliği duyulmasın.

Bugün biri çıkıp da "Bu memlekette adalet eksik!" derse, hemen sicili karıştırılır.
Geçmişte hangi tweet'i attı, hangi kitapçıya girdi, kimle görüldü... Bütün dosyalar açılır.
Çünkü burada asıl suç, düşünmek değil; düşündüğünü söylemektir.

Yalanlar bir müddet ayakta durabilir.
Ama gerçek, her zaman eninde sonunda kendine yol bulur.
Ve o gün geldiğinde; ne kravat, ne sakal, ne de o çok temiz gömlek kurtarır kimseyi.

Kaynak: RSS