İyi yağlardan kötü kolesterole kadar, tüketiciler ve beslenme uzmanları, kardiyovasküler sağlığı desteklemenin en iyi yolunun ne olduğunu belirlemek için bilimsel kanıtlara odaklanıyor. Küresel olarak beslenme kılavuzlarının büyük çoğunluğunu oluşturan genel mutabakat, doymuş yağların yerini doymamış yağların almasının LDL kolesterolü düşürdüğünü ve bunun da kalp hastalığı ve felç riskini azalttığını gösteriyor. Diğer yaygın öneri ise doymuş yağların (yağlı etler ve tereyağı, peynir, krema gibi süt ürünleri) günlük kalori alımının yaklaşık %10'u ile sınırlandırılması. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu yaklaşımı desteklemekte ve enerjinin %30'undan fazlasının yağlardan gelmemesi gerektiğini savunmaktadır. Ancak araştırmalar ilerledi ve önde gelen beslenme bilimi uzmanları, süt ürünlerinin kardiyovasküler sağlık üzerindeki rolünü ve dolayısıyla küresel beslenme kılavuzlarındaki yerini yeniden düşünmek için yeterli kanıt olduğuna inanıyor. Süt ürünleri neden kalp-damar hastalığı riskiyle ilişkilendirildi? 2016 öncesinde yapılan çalışmalar, süt ürünlerinin kardiyovasküler sağlık üzerindeki etkisine ilişkin karışık bir tablo ortaya koyuyordu. Gözlemsel çalışmalar ve rastgele kontrollü deneme verileri gibi bazı yüksek kaliteli araştırmalar, süt ürünleri ile artan kalp hastalığı riski arasında bir bağlantı kurdu. Bu, 2016'dan itibaren beslenme önerilerini şekillendirdi. Ancak o zaman dahi, hiçbir süt ürünü kardiyovasküler hastalık (CVD) riskinin artmasıyla ilişkilendirilmemişti. Daha yakın zamanda yapılan meta analizler ve grup çalışmaları (büyük bir çok uluslu, nüfus temelli çalışma da dahil olmak üzere), süt ürünleri tüketiminin kalp hastalığı riskini artırdığı sonucuna varmadı. The American Journal of Clinical Nutrition dergisinde yayınlanan yeni bir makaleye göre, tam yağlı süt ürünlerini kalp hastalığı risk faktörü olarak kesin olarak nitelendirmek için kanıtlar oldukça sınırlı. Çalışma, geçen yıl üst düzey bir kapalı çalıştayda bir araya gelen dünyanın önde gelen beslenme bilimi araştırmacıları arasında yapılan panel tartışmasının sonuçlarını özetliyor. Süt ürünlerini yağ içeriğine göre sınıflandırmak doğru mu? Kanıtları daha ayrıntılı inceleyen panel, süt ve yoğurttan peynire kadar tüm süt ürünlerini tek bir beslenme kategorisinde toplamayı “tavsiye edilmez” olarak değerlendirdi. Çünkü bunlar yağ içeriğinden bağımsız olarak, çok farklı gıdalardır. Uzmanlar, “Gerçekten de, %5-25 arasında değişebilen az yağlı peynirin yağ içeriği, genellikle %0-1 arasında değişen az yağlı sütün yağ içeriğinden çok daha yüksektir. Normal yağlı ve düşük yağlı süt ürünleri, şeker içeriği ve katkı maddeleri açısından da heterojen olabilir” dedi. Süt ürünlerinin yağ içeriği üzerine yapılan epidemiyolojik araştırmalar da sınırlıydı, çünkü farklı yargı bölgeleri tam yağlı ve az yağlı süt ürünleri için farklı tanımlar kullanıyordu. Özetle, dünyadaki çoğu kılavuz, süt ürünlerinin sağlıklı bir beslenme düzeninin parçası olabileceğini öneriyor. Birçok kılavuz ayrıca, normal yağlı süt ürünleri yerine az yağlı süt ürünlerinin tercih edilmesini tavsiye ediyor. Uzmanlar bu bağlamda, “ Kalp damar hastalıklarının önlenmesi için normal yağlı süt ürünleri yerine düşük yağlı süt ürünleri tüketilmesi yönündeki bu yaygın öneriyi destekleyecek epidemiyolojik kanıtların şu anda yetersiz olduğunu düşünüyoruz" dedi. Süt ürünleri kötü kolesterolü yükseltir mi? Süt ürünlerinin kolesterolü yükseltmedeki rolüne gelince, araştırmacılar rastgele kontrollü çalışmaların bulgularının, süt ürünlerinin “LDL kolesterol konsantrasyonlarının yükselmesi de dahil olmak üzere kardiyometabolik risk üzerinde önemsiz etkileri” olduğunu gösterdiğini belirtiyor. Hiçbir çalışmanın süt ürünlerinin uzun vadeli etkilerini dikkate almadığını hatırlatmakta fayda var. Bu nedenle, LDL kolesterolün yükselmesini önlemek için tam yağlı süt ürünleri yerine az yağlı süt ürünleri tüketmek gerektiği iddiası, bilimsel kanıtlarla kesin olarak desteklenmiyor. Süt ürünlerini yağ içeriğine göre sınıflandırmanın hatalı bir yaklaşım olmasının bir başka nedeni de süt ürünlerinin metabolik sağlık üzerindeki karmaşık etkisinden kaynaklanıyor. Araştırmacılar, “Süt yağının ve süt ürünleri üretiminin işlenmesi sonucu ortaya çıkan süt ürünleri matrisinin, çeşitli biyolojik ve sinyal işlevlere sahip olduğu, lipit ve kolesterol metabolizmasını etkilediği, sindirimi ve yemek sonrası lipit tepkisini değiştirdiği, ayrıca bağırsak sinyalini ve bağırsak homeostazını değiştirdiği gösterildi. Etkileşim ve karşı etki gösteren biyolojik mekanizmaların bu etkileşimini incelemek, süt ürünleri tüketiminin kardiyometabolik risk üzerinde nispeten nötr etkilere yol açan potansiyel mekanizmalar hakkında fikir verebilir” dedi.

Kaynak: RSS