Maçın ilk on dakikasında, Kütahya ev sahibi olma avantajı ile baskılı başladı. Ama tehlikeli tek bir atak bile geliştiremedi. Fakat bu dakikada, defans dengesini kaybetti. Rakip forvet, kale alanında, o kadar boş kaldı ki, foto muhabirleri bayram etti! Bu kadar net fotoğraf bilmiyorum bir daha ne zaman çekebilirler! O kadar boştu ki, bir çay içip gelse, hala topa vuracak zamanı vardı! Bizim stoperlerimiz aslında kötü değiller.Ama bu pozisyon ikisine de yakışmadı.
Bu gole hiçbir kaleci bir şey yapamazdı. Kalecimiz Hakan Canbazoğlu, bana göre, uzak ara, bu ligin en iyi kalecisi. Bu sezon nasıl biterse bitsin, mutlaka takımda tutulmalı.
Golden sonra oyunda dengeyi kurduk. Maçı da rakip sahaya yıktık. Enes Nalbantoğlu, sakatlıktan döndükten sonra, en iyi maçını çıkardı. Kale alanına yerden yolladığı etkili toplardan biri, hatta ikisi gol olmalıydı. Şanssızlık mı, beceriksizlik mi bilemiyorum, bir türlü gol gelmedi. Kütahya da kontra ataklarda bir iki pozisyon buldu ve devrenin sonunda, futbolun yazılı olmayan kurallarından biri işledi: Atamayana, atarlar...
İki farklı skor avantajını alan, ev sahibi takım, ikinci yarı, iyice sahasına gömülür diye düşünüyordum. Onların da planı oydu. Ama devre başında, kendi kalelerine öyle bir gol attılar ki, komedi filminde bile olmaz! Bu golün bize verdiği moral bir yana, Kütahya takımını sürüklediği panik, neredeyse elle tutulur düzeydeydi. İşte bunu daha iyi kullanmamız lazımdı. Olmadı.
Yine de final dakikalarında, ceza alanına doldurulan bir topta İshak Kurt, kaliteli bir vuruşla beraberliği sağladı. İshak Kurt'un Karşıyaka formasıyla, en etkisiz maçıydı diyebilirim. Ama yine de son dakikada, günün kahramanı olacaktı.
O da olmadı...
Arkadaşlar, maç 2-2 olmuş. Uzatma dakikaları başlamış. İnsan topu yer, o golü yemez! Yüzüp yüzüp, kuyruğuna gelmişsin! Böyle organizasyonsuzluk olur mu? Adam orta sahadan topla geliyor! 8 kişi geri geri toptan kaçıyor! Bir tanesi, gelen oyuncuyu karşılamaz mı? O dakikada, o oyuncuyu, niye kimse rahatsız etmiyor? Adam rahat rahat, topu ceza alanına nasıl dolduruyor? Madem geri geri kaçtın, ceza alanı içinde rakibe kafayı nasıl vurdurursun? Tam bir hatalar silsilesi! Ali Gayla bütün maç sahada yok gibiydi. Son anlarda,hiç gereği yokken oyunu gerdi. Kaleye yönelebileceği noktada, kendini Ronaldinyo sandı, korner bayrağında süre çalmaya çalıştı! O hareketleri Ronaldinyo bile 3-4 denemede bir kez yapabiliyor! Sen sür topu içeri, vur vurabiliyorsan, sonra da dön savunmada yerini al! Boşver varyeteyi!
Olan oldu... Artık önümüze bakacağız. Ben oynanan oyunu, oyun iştahını ve mücadeleyi beğendim. Bu futbolu oynarsak, bir şansımız olabilir. Israrla söylüyorum: Kötü oynamadık. Ucuz, bireysel hatalarla kaybettik.
Peki şimdi ne olacak? Herşey bitti mi? Kesinlikle hayır! Hatta herşey yeni başlıyor. Haftaya Bursa, rehavetle gelecek. Bu konsantrasyon ve mücadele ile oynarsak kazanırız. Kütahya ise Düzce deplasmanında. Düzce kazanır, biz kaybedersek, Düzce ikinci olur. O yüzden Düzce de kazanmak için elinden geleni yapacaktır. Bu maçı unutup, Bursa maçına çok çok iyi hazırlanmak gerekiyor. Kaldı ki diyelim, bir şanssızlık daha yaşadık ve haftaya sonuçlar istediğimiz gibi olmadı. Yine de hiçbir şey bitmez. Bu haftaki arzu, istek, mücadele devam etsin yeter!
Sevgi ve Saygılarımla
Kaynak: RSS