19 Mart tarihinden bu yana süren belediye operasyonlarında iddianameler hâlâ yazılmadı. Prof. Dr. Süheyl Batum ve eski bakan Yüksel Yalova, ‘masumiyet karinesi’nin ihlal edildiğini ifade etti.

MÜRVET KUBAY-ÖZEL HABER


Gizli tanık ifadeleri, yazılmayan iddianameler, aylar süren tutukluluklar… Hukukçular, 19 Mart sonrası başlatılan operasyonların hem Anayasa’ya hem de evrensel hukuk ilkelerine aykırı olduğunu savunuyor. Prof. Dr. Süheyl Batum, “Hukuk ancak eşit ve adil uygulanırsa hukuktur” derken, Yalova, “Etkin pişmanlık kişisel kurtuluş aracına dönüştü” uyarısında bulundu.

Türkiye, 19 Mart’tan itibaren peş peşe gelen CHP’li belediyelerin operasyonlarını konuşuyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’ndan ilçe belediye başkanlarına, Adana gibi büyükşehirlerde görev yapan yöneticilere kadar pek çok isim hâlâ tutuklu. Ancak aradan geçen beş aya rağmen iddianameler hâlâ hazırlanmış değil. Bu süreç, hukukun temel ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle hukukçuların sert eleştirilerine neden oluyor.

Masumiyet karinesi

Anayasa Hukuku Profesörü Süheyl Batum, sürecin başından beri yaşananların Anayasa’ya ve evrensel hukuk standartlarına uymadığını belirtti.

Batum, Hukukun en temel ilkelerinden biri, kesin hüküm giyinceye kadar herkesin masum sayılmasıdır. Bugün tutuklu olan belediye başkanlarının hiçbiri hakkında kesinleşmiş bir hüküm yok. Aradaki tek fark, haklarında soruşturma başlatılmış olmasıdır. Ancak bu, uzun süreli tutukluluk için yeterli değildir” ifadelerini kullandı.

Prof. Batum’a göre, tutuklama kararlarının somut delillerle desteklenmesi gerekiyor. Batum,
“Kaçma ihtimali vardır gibi basmakalıp gerekçeler AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarına göre tutuklama için yeterli değildir. Dünyanın hiçbir ülkesinde yalnızca tanık veya gizli tanık beyanı, aylarca süren tutukluluk için gerekçe olamaz. Başlangıçta soruşturma açmaya yetebilir; ama aylarca tutukluluk için maddi delil şarttır” dedi.

Süheyl Batum

Seçici soruşturmalar

Soruşturmaların belli siyasi partilere odaklanmasını da hukuka aykırı bulan Batum, sözlerine şöyle devam etti: “Savcının yalnızca belli bir siyasi partiye ait belediyelerle ilgilenmesi gibi bir lüksü olamaz. Aziz İhsan Aktaş’ın adı hem CHP’li hem AKP’li belediyelerin ihalelerinde geçiyorsa, tümü soruşturulmalı. Rüşvet almak da vermek de suçtur. İhaleye fesat karıştırmak da suçtur. Bir tarafta tutuklama, diğer tarafta serbest bırakma varsa bu açık bir çifte standarttır.”

2007–2014 yılları arasında yaşanan “gizli tanık” dönemini hatırlatan Prof. Dr. Süheyl Batum,
“O dönemde yüzlerce insan sadece gizli tanık ifadeleriyle yıllarca tutuklu kaldı. Sonradan bu hukuksuzlukların boyutu ortaya çıktı. Şimdi 10 yıl sonra aynı yöntemler tekrar kullanılıyor” dedi.

Etkin pişmanlık

Eski devlet bakanı ve hukukçu Yüksel Yalova da operasyonlarda kullanılan etkin pişmanlık mekanizmasını eleştirdi. İlk gözaltı dalgasında tutuklandıktan sonra etkin pişmanlıktan yararlanarak tahliye edilen bir kişinin ifadeleriyle yeni operasyonların yapıldığını hatırlatan Yalova, bunun “çifte standart” oluşturduğunu söyledi.

Yüksel Yalova

Etkin pişmanlık yasasının amacının büyük suç örgütlerini çözmek olduğunu ifade eden Yalova, bugün bu mekanizmanın amacının dışında kullanıldığını belirterek, “Çok ciddi suç örgütlerinde yer alan kişilere, çıkmaları için bir fırsat tanınır. Ama bugün yüzlerce ihaleye girmiş kişiler yalnızca ‘pişman oldum’ diyerek kurtulabiliyor. Bu adalet değil” dedi.

Soruşturmaların parçalı değil, bütüncül yürütülmesi gerektiğini vurgulayan Yalova, “Bir kişi bir belediye başkanına araç hediye etmişse, o hediyenin nedeni ve ilgili ihale mutlaka incelenmelidir. Bu Trabzon’da da olsa, Isparta’da da olsa değişmez. Hukuk, eşit uygulanmadığında adalet tesis edilemez. Etkin pişmanlık maddesi kişisel kurtuluş aracı değil, adaletin tesisi aracı olmalıdır.”

Kuzey Marmara Otoyolu’nda yolcu otobüsü devrildi: 3 ölü, 20 yaralı
Kuzey Marmara Otoyolu’nda yolcu otobüsü devrildi: 3 ölü, 20 yaralı
İçeriği Görüntüle

2007–2014 dönemi uyarısı

Her iki hukukçu da Türkiye’nin geçmişte benzer bir yoldan geçtiğini, gizli tanık beyanlarının tek delil olarak kullanıldığı uzun tutukluluk dönemlerinin yeniden hortladığını belirtti. Prof. Dr. Süheyl Batum, “Yazılamayan iddianameler, delilsiz tutuklamalar ve siyasi şaibeler, hukuku siyasetin aracı haline getirir. Bu noktada kaybeden sadece adalet değil, toplumun devlete olan güvenidir. Soruşturmalar siyasi aidiyet gözetmeden yürütülmeli; etkin pişmanlık yalnızca gerçek suç örgütlerini çözmek için kullanılmalı. Aksi halde hem masumiyet karinesi hem de hukukun temel ilkeleri yara alıyor" ifadelerini kullandı.

Kaynak: RSS