Siyasi teşkilatlar, sadece seçim dönemlerinde aktif hale gelen yapılar değildir. Asıl karakterini, istikrarlı dönemlerde ortaya koyar. Bu yapının sürekliliği ve başarısı, yalnızca üst düzey yöneticilerin stratejik kararlarıyla değil; en sade görevliyi dahi kapsayan bir emek bütünlüğüyle mümkündür.
Ancak son yıllarda, bazı teşkilatlarda gözle görülür bir değer kayması yaşanmaktadır. Emeğiyle, sadakatiyle, yıllarını bu yapıya vermiş insanlar; herhangi bir somut gerekçe gösterilmeden, açıklama yapılmadan, hatta teşekkür dahi edilmeden dışarıda bırakılmakta, yerlerine çoğu zaman liyakat ölçüsünden uzak tercihler yapılmaktadır. Bu durum hem kurumsal sadakati zedeler, hem de yeni katılımların motivasyonunu kırar.
Bir yapının içerisindeki bireylerin kıymetinin yalnızca görevde oldukları sürede hatırlanması, uzun vadede aidiyet duygusunu yıpratır. Kurumsal hafızanın yok sayılması, teşkilatların geçmişle bağını kopartır. Bugün görevde olan birçok isim, geçmişte omuz omuza çalıştıkları yol arkadaşlarının emeği sayesinde bulundukları noktaya gelmiştir. Ancak bu gerçeğin zamanla göz ardı edilmesi, teşkilat disiplininin ve iç güvenin kaybına yol açar.
Siyasi teşkilatlarda görev değişimleri doğaldır. Ancak bu değişimlerin, hakkaniyet ölçüsünde, kurumsal ciddiyetle ve insani değerlere uygun şekilde yürütülmesi gerekir. Emek veren her bireyin katkısı, teşkilatın ortak hafızasında korunmalı; geçmiş görev sahipleri, sessizce yok sayılmamalıdır.
Kurumsal yapıların en temel sorumluluğu, kendi içindeki dengeyi ve adaleti sağlamaktır. Vefanın, sadece kişisel bir erdem değil, kurumsal bir refleks olması gerektiği unutulmamalıdır. Zira vefa kaybedildiğinde, yalnızca bireyler değil, kurumlar da değer kaybeder. Bu yüzden ki vefayı ve emeği gözardı, etmeyen idareciler devamlı kazananlardır.
Rabbim bizi vefalı idareci kılsın.
Sizler sağ ben selâmet...
Kaynak: RSS