Maç Skoru: 5-2!
Geçtiğimiz hafta Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerine Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan da katıldı ve milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
19 Mart krizi sonrasında oluşan döviz talebini ve ateşini dizginlemek amacıyla bugüne kadar yapılan 50 milyar doların üzerindeki döviz satışı, toplantının en önemli gündem maddesiydi. Başkan Karahan ise bu tabloyu değerlendirirken, “Maçı 5-2 kazandık. İki gol yemiş olabiliriz ama neticede üç farklı kazandık.” mealinde bir ifade kullandı.
Futbol sevgisi yüksek bir toplum olduğumuz doğru. Ancak bu benzetme, kötü bir espriden öte, gerçekle bağı kopmuş bir zihin dünyasına işaret ediyor.
Bu vesileyle Merkez Bankası yönetimine küçük bir öneride bulunmak isterim: Lütfen Başkan Karahan artık basın açıklaması ya da herhangi bir kamuoyu konuşması yapmasın. Onun yerine Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Cevdet Akçay konuşsun. En azından, daha makul, sorunları bilen, teknik veriye dayalı ve güven veren açıklamalar yapıyor. Başkan Karahan, kendisini düşünmüyorsa bile kurumun itibarını gözetmeli.
Gelelim açıklamanın içeriğine ve gerçeklere… Merkez Bankası şu sıralar adeta “Ben aldım, ben sattım. Size ne?” havasında.
Evet, Merkez Bankası döviz de alır, döviz de satar. Buna “açık piyasa işlemleri” diyoruz. Ancak bu işlemlerin meşru gerekçeleri olmalı. Örneğin, kurda ani ve oynak hareketler varsa, piyasayı yatıştırmak için müdahale edilebilir. Ya da ülke cari fazla veriyorsa, piyasadaki döviz bolluğu sterilize edilebilir.
Peki, ne yapılamaz?
Merkez Bankası, siyasetin ya da hukukun yarattığı krizlerin faturasını ödeyecek bir kurum değildir. Siyaset hata yapıyorsa, bunun bedelini de siyaset ödemelidir. Hukuk aksıyorsa, sorumluluk hukuk düzeninindir. Merkez Bankası, bu hataları örtmek için kaynak tüketemez.
Eğer Banka, “durumdan vazife çıkararak” müdahil olmaya başlarsa; sadece parasını ve itibarını değil, bağımsızlığını da kaybeder. Dahası, siyaset kurumuna yeni bir konfor alanı yaratır: Sorun çıkarmaya devam et ama nasıl olsa Merkez düzeltir.
Banka yönetimi açık ve net bir duruş sergilemeli:
“Son dönemde yaşananlar, bizimle değil siyaset ve hukukla ilgilidir. Biz kendi para politikamız doğrultusunda ilerliyoruz. Şartlar değişmiş olabilir ama sizin hatalarınız nedeniyle 50 milyar doları ben harcamam. Hesabını da bana değil, halka verirsiniz.”
Ancak bu duruş sergilendiğinde gerçek anlamda bağımsız bir Merkez Bankası’ndan söz edebiliriz.