Kuş Cenneti Milli Parkı 1981 yılında doğal sit alanı ilan edilmiş ve koruma imar planı yapılmış. Kuşcenneti'nde 1975 Haziran'ına kadar 239 kuş türünün varlığı tespit edilmiş. Geçtiğimiz hafta, hava elektronik astsubayı olan, emekli olduktan sonra da uzun yıllardır Bandırma'da yaşayan büyük ağabeyimin yanına, Ayvalık'tan çıkıp, Balya ve Gönen güzergahı üzerinden gittik. Yemyeşil bir halının üstünde gidiyormuşsunuz gibi bir his kaplıyor insanın içini, çok seviyorum bu yoldan seyahat etmeyi. Epeydir aklımdaydı Manyas Kuşcenneti'ne gitmek için de güzel bir bahane oldu. Cuma akşamı Ayvalık'tan yola biraz geç koyulunca güneş battıktan sonra eşimle birlikte Bandırma'ya ulaşabildik. Akşam yemeğinin ardından Bandırma kent merkezini, ağabeyim ve yengemli birlikte gezdik. Çok şey değişmiş diyebilirim. Benim yaşadığım yıllarda, daha çok eski İstanbul'a benzetilen tek veya iki katlı ahşap ağırlıklı binaların bulunduğu bir kentti Bandırma. Yıllar önce babam genç yaşta öldükten sonra, babasız kalmanın bunalımıyla boşluğa düşmüş ve neredeyse eğitimimi yarıda bırakıyordum. Çağrısı üzerine ağabeyimin yanında kalmış ve Bandırma Ortaokulu'ndan başarılı bir dereceyle mezun olmuştum. Çok katlı yapılar Cumbalı eski evlerin yoğunlukta olduğu ve deniz ile barışık ve büyük bir şehre dönüşmüş bu ilçenin merkezine adım atınca yine çok katlı yapılarla çevrilmiş bir kent ile karşılaştım. Deniz kıyısında dev çınar ağaçlarının altındaki gazinolar yıkılmış, sahilin önemli bir bölümü doldurulmuş ve denizden yer kazanılmış. Mendirek'in yanına Boğaziçi köprüsünün bir benzeri yapılmış ve renkli ışıklarla donatılmış. Ve en önemlisi Bandırma'nın dört bir yanı apartmanlarla ile doldurulmuş, yani İzmir'in Hatay ve Üçkuyular'ından bir farkı kalmamış. Biraz buruk da olsa kent merkezinde dolaştık, çaylarımızı yudumladık, havalar kararsız, bir sıcak bir sağuk, gece geç saatlerde hava da soğumaya başlayınca evin yolunu tuttuk. Adalar elle tutulacak kadar yakın Sabah sıkı bir kahvaltının ardından Erdek, Tatlısu ve Ocaklar tatil beldelerinde kısa bir gezinti yaptırdı ağabeyim. Neyse ki, bu bölgeler bakir kalabilmiş, yapılaşma yoğunluğuna karşın yeşili koruyabilmişler. Kapıdağ Yarımadası'nın batısına doğru bir tur yaptık, Ekinlik, Marmara ve Avşa adalarını, havanın temizliği ve berraklığı nedeniyle çok net görebildik, elimizi uzatıp kırlarından çiçek koparacak kadar yakındılar. Bu kısa turun ardından hava kararmadan yola koyulduk ve ağabeyim ile vedalaştık. Bandırma'dan sonra kısa bir yolculuğun ardından Kuşcenneti'ne ulaştık. Teknoloji işbaşında Son aylardaki yağışlar gölün havzasını oldukça genişletmiş. Ağaçlar yarı bellerine kadar suların altında kalmış. Bu işe en çok kuşlar sevinmiş. Binlerce göçmen kuş cenneti mekan tutmuş. İki kilometrelik toprak yoldan sonra cennetin girişine ulaştık. Girişte yazılı olan levhalardan okuduk. Güler yüzlü görevliler bizi içeri alıyor. Yeni bir görüntüleme uygulaması başlatılmış. Kameralar cenneti gözlüyor ve karşınızdaki ekrandan bunları izleyebiliyorsunuz. Görevli bize dört bir yanı yakınlaştırarak adeta bir şov yapıyor. Ardından gözetleme kulesinden kuşları izleyebilmek amacıyla birer dürbün verdi. Dallarda boş yer kalmamış Gözetleme kulesi yapay kuş kuluçkalarına üç yüz metre uzaklıkta. Dürbün ile bakıldığında yuvalar önümüze kadar geliyor. Yüzlerce balıkçıl yapay yuvaların üzerine kurulmuş ve kuluçkaya yatmaya hazırlanıyor. Binlerce kuş sesi gölün sularında yankılanıyor, ağaçların her biri yüzlerce kuşa ev sahipliği yapıyor. Ağaçların dallarında boş yer kalmamış. Her bir dalın üzerinde bir yuva. Konuk kuşlar bahar aylarında yavru büyütme hazırlığı yapıyor. Suların yükselmesi bayram havası yaratmış, yem bolluğu nedeniyle balıkçılar keyifli bir av sezonu yaşıyor. Geçmiş yıllarda yaşanan kuraklık unutulmuş Kuşcenneti güzel bir sezon geçiriyor. Biz de burada bolca fotoğraf çekme fırsatı yakaladık. Kuşcenneti'ni daha iyi gezebilmek için tekne gerekiyor, ancak kuluçkaya yatan kuşların rahatsız edilmemesi için bu tür girişimlere izin verilmiyor. Göçmen kuşlar burada çok mutlu bir yaşam sürdürüyor, yüzlercesi bir o yana bir bu yana uçuyor. Kuşcenneti görülmeye, gezilmeye ve gitmeye değer Yetkililerden edindiğim bilgiye göre; kış mevsiminin sonlarına doğru Kuş Gölü'nün suları yükselmeye başlıyor. Kuzeybatı kıyısındaki, küçük söğüt korusunu ve etrafındaki sazlıkları kaplıyor. Kışın bahara döndüğü günlerde soğuk devreleri güney ülkelerinde geçiren göçmen kuşlar yuva kuracak yer olarak sessizlik içindeki Kuşcenneti Milli Park'ını seçiyorlar. Yuvalarında yumurtlayıp, kuluçkaya yatıyorlar. Yavrular gözlerini burada açıyor, besleniyor, büyüyor, serpilir ve gelecek yıl yine gelmek üzere uzaklara uçuyorlar. Kuşcenneti Milli Parkının ülkemizdeki diğer Milli parklardan farklı özel bir yeri var. Uluslararası düzeyde önem taşıyan Milli Parktaki kuş zenginliği ve Milli Park tanımı içindeki başarılı koruma uygulaması nedeniyle 1976 yılında Avrupa Konseyi'nce A sınıfı Avrupa diploması verilmiş. 1981-1986-1991 ve 1996 yıllarında bu diploma yenilenmiş. Ayrıca 15.4.1998 tarih ve 23314 sayılı Resmi gazetede yayımlanan kararla Kuşcenneti, Romsen Sözleşmesi (Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alan Hakkında Sözleşme) kapsamına alınmış. Kuşcenneti'nde kuş yaşamının ilgi çekici dönemlerini izleme imkanı, Mart-Temmuz ve Eylül-Ekim ayları arasında. Gözetleme kulesinden geniş bir çevre gözetlenebiliyor. Mevcut Hizmetler ve Konaklama: Milli Parkta bulunan müze ve idare merkezinde parkta başta kuşlar hakkında geniş bilgi veriliyor. Milli Parkta bilimsel araştırmalar yapmak park yönetiminin iznine bağlanmış. 2001 yılında yeniden yapılmış olan kuş gözetleme kulesi dünyadaki benzerleri arasında en büyüğü. Yüksekliği 17,5 metre, platformu 40 kişi alabilen kulede ziyaretçilere dürbün veriliyor. Parkta konaklama ve yiyecek hizmetleri yok. Arzu edenler; 1 kilometre uzaklıktaki Sığırcıatik köyündeki pansiyonlar, ya da Bandırma, Erdek ve Gönen'deki otellerde konaklama imkanı bulunabilir. Kuşcenneti'nin öyküsünden söz edelim. 1959 yılında Milli Park statüsüne alınan Manyas Kuşcenneti Orman Genel Müdürlüğü'ne bağlanmış ve bundan sonra gerçekleştirilen etkili koruma ile daha da gelişmiş. Buradaki kuş topluluklarında önemli artışlar olmuş. Manyas Kuş Cenneti Milli Parkı 1981 yılında doğal sit alanı ilan edilmiş ve koruma imar planı yapılmış. Kuşcenneti'nde 1975 Haziranına kadar 239 kuş türünün varlığı tespit edilmiş. Daha sonra çeşitli zamanlarda yapılan sayımlar sonucunda bu rakam 255'e çıkmış. Kuş türlerinden 66 tanesi Milli Park'ta düzenli olarak her yıl kuluçka topluluğuna katılıyor. Geri kalanlar ise, göç sırasında Kuşcenneti'ne uğruyor. Kuşcenneti Milli Parkı, Marmara Bölgesi'nin ılıman iklimi içerisinde ve kıtalararası göç yolları üzerinde kuşların vazgeçilmez uğrak yeri. Kuşlar göç yerlerine gidiş ve dönüşlerinde Kuşcenneti'ne misafir olup, dinleniyor, karınlarını doyuruyor ve yollarına devam ediyor. Kuşcenneti'nde konaklama zamanları türlerine göre 1 saatle 1 ay arasında değişiyor. Bir yılda Kuşcenneti'ne gelen kuş sayısının 2-3 milyon kadar olduğu tahmin ediliyor. 2003 ve 2004 yıllarında yapılan arazi çalışmaları ile Kuşcenneti Milli Parkının sınır genişletme çalışmalarına başlanmış ve bugün alan 24 bin 047 hektara ulaşmış.

Kaynak: RSS