Türkiye Büyük Millet Meclisi…
İçinde zaman zaman nutukların göğe yükseldiği, zaman zaman da sessizliğin iradeyi yuttuğu bir yapı... İçinde 17 tane ihtisas komisyonu var: Adalet, Plan-Bütçe, İçişleri, Dışişleri, Sağlık, Milli Eğitim vesaire… Her biri kanunla kurulmuş, yasal zemini anayasa parantezine alınmış yapılardır.
Bunun ötesinde, "araştırma" ve "soruşturma" komisyonları vardır. Onlar da TBMM İç Tüzüğü’ne göre Genel Kurul kararıyla kurulur.
Şimdi soruyorum;
Bir anda çıkıp milletin karşısına dikilerek;
"Terörsüz Türkiye Komisyonu kuruldu" deseler ne yaparsınız?
Herhalde önce bir sevinirsiniz. “Oh be!” dersiniz, “Nihayet!”
Ben de öyle dedim...
Ancak, ardından biraz detaylı düşününce; bende bir iç ses yükseldi ve dedi ki;
"İyi de be kardeşim; hangi yasaya dayanarak kuruldu bu komisyon?
Bu komisyonun gerçek adı ne ve hangi hukuka dayalı?
Ki bu tespiti, hangi partinin komisyona kaç üye verdiğinden ve oylama yönteminin "nitelikli çoğunluk" olup olmamasından daha çok önemsedim.
İşte bu belli değil.
Çünkü İhtisas Komisyonu olsa, TBMM İç Tüzüğü'ne göre kanunla kurulması gerekir. Araştırma ya da soruşturma komisyonu desen yine TBMM Genel Kurulu’ndan geçmesi gerek. Ama bu komisyon öyle değil. Sanki cami avlusuna bırakılmış bir çocuk !
*
O zaman bu komisyon ne?
Bir “niyet komisyonu” mu?
Bir “iyi temenniler masası” mı?
Yoksa… Modern zamanların yeni fantezisi: "Algı yönetim komisyonu" mu?
Ne !
*
“Terörsüz Türkiye” dediğinizde, bu ülkenin bin bir yarasına tuz basan bir söylemin içine dalmış oluyorsunuz. Dolayısıyla "bu lafa bina kuruyorsanız" temeli somut olmalı. Yetkisi olmalı.
Kaynağı olmalı.
Hesap verebilirliği olmalı.
Ve en önemlisi: Bir yasası olmalı.
Şimdi durup soralım:
Bu komisyon ne yapabilir?
Güvenlik politikalarını mı yönlendirecek?
İçişleri Bakanlığı’na tavsiye mi verecek?
Yoksa sadece “toplantı üstüne toplantı yaparak” kamuoyuna, “bakın bir şeyler yapıyoruz” hissi mi verecek?
Ciddi olun beyler! Siyaset ciddi iştir ve ciddiyet ister.
Meclis’in asli görevi şov değil, denetimdir.
İcraatı makyajlamak değil, yasayı sağlam temellere oturtmaktır.
Dolayısıyla, yasayla kurulmamış bir komisyonun, yasayla mücadele edilen bir sorunu çözmesini beklemek...
Halk tabiriyle “sudan balık tutmak” gibi bir şeydir.
O zaman biz de çıkıp şöyle deriz:
İyi niyetle cehenneme giden yollar döşenir! Yani hayali komisyon kurmayın!
Bir ülkede, hukuk temel değilse, komisyonlar çiçek gibidir.
Masaya koyarsınız, bir günde solar. Ve belleklerde sadece kokusu kalır; algı kokusu!
Öyle olmasın!
Kaynak: RSS